28 Şubat 2014 Cuma

SORU İŞARETLERİ NERELERDE KULLANILIR

SORU İŞARETLERİ NERELERDE KULLANILIR
Soru anlamı taşıyan cümle ve kelimelerden sonra kullanılır:

Hangi elbiseyi beğendiniz?
Benimle alış verişe kim gelecek?
Soruları cevapladınız mı?
Nasıl bir kitap aramıştınız?
Evimizi, eşyalarımızı nasıl buldunuz?
Nerede ?
Kim?
Nasıl?
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bilinmeyen yer, tarih vb. durumlar için kullanılır:
Yunus Emre (1240?-1320), (Doğum yeri: ?), ( ?-1120)

Bazı cümleler de soru kelimesi barındırmadığı hâlde soru cümlesidir. Bunlar soru işareti ile biter. Bu cümlelerin soru anlamı vurgu ve tonlama ile belirtilir:
Yaşınız?
Sen alacaktın?
Gördün?
Bir bilginin şüpheyle karşılandığı veya kesin olmadığı durumlarda yay ayraç içinde kullanılır:
Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş.
1496 (?) yılında doğan Fuzuli...



1 Birinci Dünya Savaşının Nedenleri ve Sonuçları

1 Birinci Dünya Savaşının Nedenleri ve Sonuçları
1.dünya savaşının nedenleri ve sonuçları
Nedenleri:
- Ham Madde ve sömürge arayışı.
-İngiltere ve Almanya arasındaki ekonomik rekabet.
-silahlanma yarışının hızlanması.
-Fransız ihtilalinin getirdiği milletçilik akımının etkisi.
-Fransızların alsos-loren bölgesini Almanlardan geri almak istemesi.
-devletlerarası bloklaşma.
-Avusturya’nın ve Rusya’nın balkanlar üzerindeki çıkar çatışmaları.
-siyasi birliğini geç tamamlayan Almanya ve İtalya’nın siyasi dengeleri değiştirmesi.
Üçlü ittifak:
Almanya, Avusturya-Macar imparatorluğu, İtalya (1915'e kadar), Bulgaristan, Osmanlı devleti
Üçlü itilaf:
İngiltere, Rusya, Fransa, İtalya (1915'ten sonra), Sırbistan, Japonya, Romanya, Portekiz, a.b.d. brezilya, Yunanistan
Osmanlı devletinin savaşa girmesi
Osmanlı devleti önce tarafsızlığını ilan etti. Almanya Osmanlı’nın jeopolitik konumundan yararlanarak yeni cephelerin açılmasını sağlamak ve halifelik sıfatından yararlanmak için savaşa girmesini istedi.
İtilaf devletleri Osmanlı devletinin savaşa girmemesi için kapitülasyonların kaldıracağını ve maddi yardım yapılacağını açıkladı. İttihat ve terakki yönetimi Almanların savaşı kazanacağını ve kaybedilen Toprakların geri alınacağını düşünerek kapitülasyonların tek yanlı olarak kaldırıldığını ilan etti. Midilli ve yavuzlu adı verilen alman gemileri Rus limanlarını bombaladılar. Bu olay sonucunda Osmanlı savaşa girmiş oldu.
1. dünya savaşı'nda Osmanlı devleti'nin savaştığı cepheler
Kafkasya cephesi:
Osmanlı devleti doğu Anadolu’da Ruslarla savaştı. Ruslar 1914 yılının aralık ayında doğu ana doluya saldırdı. Enver paşanın yönettiği karşı taarruz, şiddetli soğuklar yüzünden başarısız oldu. Bu nedenlerden dolayı Sarıkamış ve yöresinde askeri birliklerimiz çok kayıplar verdi.
1916 yılında muş ve Trabzon’u ele geçirdi. Ancak Çanakkale savaşlarından sonra gönderilen Mustafa kemal, muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı.1917 Rus ihtilali, Kafkas cephesi'nde savaşın durmasına neden oldu.
Kanal cephesi:
Osmanlı Devleti, Mısır'da yeniden egemenlik kurmak ve Süveyş kanalı'nı ele geçirmek amacındaydı. Bu kanal Osmanlılar tarafından alınırsa, İngilizlerin, sömürgeleriyle olan bağlantısı kesilecek ve oralara  aldığı Asker ve malzeme desteği önlenecekti.
Bu yüzden Osmanlı Almanya’nın etkisiyle İngilizlerin Elinde bulunan Süveyş kanalı'na bir saldırı düzenledi.(1915) ancak gerekli önlemler alınmadan, hazırlıksız olarak yapılan savaşta İngiliz birlikleri karşısında başarılı olamadı. İngilizler, Sina yarımadası'nı ele geçirerek Suriye sınırına dayandı (1916)
Hicaz ve yemen cephesi:
Bir kısım Osmanlı birlikleri kutsal yerleri korumak için bu bölgede İngilizlerle çarpıştı.
Ancak Sina’da gerek çölün olumsuz koşulları gerekse güçlü İngiliz kuvvetleri karşısında bir sonuç alınamadı.
Osmanlı devleti bu cephede, İngilizler Veonların kışkırttığı Araplarla mücadele etmek zorunda kaldı. Bu cephede İngiliz üstün duruma geçti.
Irak cephesi:
İngilizler, Türk kuvvetlerinin İran' a girmesi ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemek istiyordu. Ayrıca, kuzeye çıkarak Ruslarla birleşmek amacındaydılar. Irak petrollerini ele geçirmeyi planlayan İngiltere, Basra’ya asker çıkardı. İngiliz birlikleriyle savaşan Osmanlı kuvvetleri başarılı oldu.
Küt' ül amare denilen yerde, İngiliz kuvvetleri geri çekildi(1915). Ancak elde edilen bu başarı uzun sürmedi. Yeniden Basra’ya asker çıkaran İngilizler, 1917 yılında Bağdat' a girdiler.
Suriye ve Filistin cephesi:
Bu cephede Türk kuvvetlerine, yıldırım ordular grup komutanı olan alman general liman
Von Sanders komuta ediyordu. Bu general, ateşkes hükmü gereğince görevden alındı, yerine Mustafa kemal paşa atandı. Suriye cephesi'nde İngilizlere karşı bazı başarılar kazandı. Mustafa kemal paşa, bugünkü Suriye sınırımızı savunmak için önlemler aldı.
Galiçya, Romanya ve Makedonya cepheleri:
Osmanlı devleti, Avrupa cephelerine kuvvet göndererek, kendi bağlaşıklarını desteklemişti gönderilen kuvvetler 1916–1917 yıllarında Avrupa cephelerinde muharebelere katıldılar. Rusya, Romanya ve Fransa' ya karşı mücadele ettiler.
Çanakkale cephesi:
Türk tarihinin kaderini değiştiren, Türk milletinin vatanını savunmak için canını feda etmekten çekinmediği önemli bir savaştır.
İtilaf devletlerinin bu cephedeki amacı; Rusya’ya silah yardımı yaparak bu devletin doğu Avrupa’ya yönelik saldırısını kolaylaştırmak, Almanya’nın doğuya yayılmasını önlemek, boğazlar ve İstanbul' u alarak Osmanlı devleti'ni savaş dışı bırakmaktı.
İngiltere ayrıca, mısır'daki varlığını güvence altına almak, Ortadoğu’daki zengin petrol yataklarına sahip olmak istiyordu.
İtilaf devleri, Çanakkale boğazı'ndan geçmek için, Şubat 1915'ten itibaren saldırıya geçtiler. Güçlü top atışı ve
Nusret mayın gemisinin önceden boğaz'a döktüğü mayınlar yüzünden başarısızlığa uğradılar. 18 Mart 1915' te, daha büyük bir saldırı başlattılar. İtilaf devletleri' nin savaş gemilerinin bir kısmı batırıldı, bir bölümü ise saf dışı edildi.
Böylece Çanakkale’yi denizden geçilemeyeceğini anladılar. Bunun üzerine 25 Nisan tarihinde Gelibolu yarımadası' nda
Seddülbahir ve Arı burnu kıyılarına çıkarma yaptılar.
Amaç; Çanakkale’yi karadan geçmekti. İçlerinde Avusturya ve yeni Zelandalı askerlerden oluşan
Anzakların da bulunduğu itilaf devleti'nin birlikleri, karşılarında Mustafa kemal' i ve onun inançlı askerlerini buldular.
Türk ordusu, bu cephede büyük bir zafer kazandı. Boğazlar ve İstanbul’a yönelen tehlike önlendi. İtilaf devletleri amaçlarına ulaşamadılar. Bu cephede kazanılan zafer nedeniyle savaş bir süre uzadı.

Sonuçları:
1.Avrupa ve Asya’da devletlerarası dengeler bozulmuş, Osmanlı, Avusturya-Macar imparatorluğu ve Rusya tarihe karıştı.
2.Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya ve Macaristan kuruldu.
3.yeni siyasi rejimler ortaya çıktı.
4.yenilen devlerin imzaladığı ağır antlaşmalar 2. dünya savaşına ortam hazırladı.
5.sömürgecilik isim değiştirerek "mandacılık" adı altında devam etti.
6.Osmanlı devleti parçalanmış Hıristiyan azınlıktan sonra Müslüman Araplarda bağımsızlıklarını ilan etti.
7.a.b.d. bu savaştan sonra Avrupa politikasına karışmaya başladı.
8.cemiyet-i akvam kuruldu.
Yenilen devletlerin imzaladığı antlaşmalar:
Almanya: versay antlaşması
Avusturya: st. germain antlaşması
Macaristan:riyanon antlaşması
Bulgaristan: nöyyi antlaşması
Osmanlı devleti: Sevr antlaşması


2014 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ASKERÎ LİSELER İLE BANDO ASTSUBAY HAZIRLAMA OKULUNDA ÖĞRENİM GÖRECEK ÖĞRENCİLERİ SEÇME SINAVI KILAVUZU

2014 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ASKERÎ LİSELER İLE BANDO ASTSUBAY HAZIRLAMA OKULUNDA ÖĞRENİM GÖRECEK ÖĞRENCİLERİ SEÇME SINAVI (ALS) KILAVUZU
Son Başvuru Tarihi 07 Mart 2014 

27 Şubat 2014 Perşembe

GÜNÜN FOTOĞRAFI Yeni Zelanda Üzerinde Kutup Işıkları

Bilgi için aşağıya bakınız. Üzerine tıkladığınızda yüksek çözünürlüklü görüntüye ulaşabilirsiniz.

Yeni Zelanda Üzerinde Kutup Işıkları
Görüntü Katkısı ve Telif Hakkı : David Weir (Earth and Sky Ltd.)
Açıklama : Bazen bir görüntüye baktıkça, daha çok şey görürsünüz. Geçen hafta Yeni Zelanda'da çekilen bu gece göğü panoraması için de aynı şey geçerli olabilir. İlk gözümüze çarpan şey, en solda yer alan sıradan bulutlar olacaktır. 20'şer saniyelik 11 pozun sayısal olarak bir araya getirilmesi sonucu, bulutlar biraz değişikliğe uğramış durumda. Muhtemelen biraz daha etkileyici olan kısım görüntünün sağ tarafına hakim olan ve geniş bir alanı kaplayan pembe tonlardaki kutup ışıkları olsa gerek. Kutup ışıklarında pek sık rastlanmayan bir ton olan bu renk, havakürenin üst kısımlarındaki oksijen atomlarının uyarılması sonucu ortaya çıkmış olmalı. Görüntüye biraz daha bakmanız halinde bu sefer soldaki dağın hemen ardında parlak bir ışık olduğunu fark edebilirsiniz. O ışık, doğmakta olan Ay'ın ışığıdır. Bu ışığa biraz daha yakından bakarsanız, o noktadan kaynaklanan soluk alacakaranlık ışınlarını da görebilirsiniz. Görüntünün ortasına doğru uzun uzun baktığınızda ise, bu sefer Samanyolu Gökadası'nın merkez kuşağının soldaki bulutlar ile sağdaki kutup ışıklarını neredeyse dik bir açıyla tam ortadan ikiye ayırmış gibi göründüğünü fark edeceksiniz. Görüntünün sağ üst kısmında, gökyüzünün üst bölgelerini incelerseniz bulanık bir leke göreceksiniz. Gördüğünüz o leke, Küçük Macellan Bulutu'dur. Arka planda uzaklarda gökyüzü sayısız yıldız ile kaplı. Gezegenimize geri döndüğümüzde ise, ön planda Mt. John Üniversitesi Gözlemevi'nin iki kubbesi ile huzur verici Tekapo Gölü üzerinden bu manzaranın büyük bir bölümünü görüntülemek için hazır bekleyen bir kamera sehpası görülüyor.

25 Şubat 2014 Salı

BİNLERCE ÖĞRETMEN GREV YAPACAK !

BİNLERCE ÖĞRETMEN GREV YAPACAK !
Binlerce öğretmen grev yapacak !


Kamu-Sen üyesi öğretmenler greve çıkacağını açıkladı.
TBMM'ye sunulan Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki (MEB) yöneticilerin görev ve atamalarına ilişkin yeni düzenlemelerinyer aldığı "Milli Eğitim Temel Kanunu ve Bazı kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasını Dair Kanun Tasarısı"na tepki gösteren Kamu-Sen, grev kararı aldı.
Yarın Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yapacaklarını açıklayan Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, diğer sendikalardan da destek istedi. İstanbulTabip Odası'ndadüzenlenen basın toplantısında konuşan Koncuk, "Siyasi iktidar sözde dershaneleri kapatma gerekçesiyle MEB'i tamamen, yenidendizayn etmek, kurgulamak istiyor. Şu anda MEB tasarısı kanunlaşırsa tüm okul yöneticileri, yani 73 bin okul yöneticisinin görevi sonlandırılmış olacak. Buna kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.
"İŞ BIRAKMA EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"

Konçuk, "Siyasi iktidarın 'Ben yaptım oldu' anlayışı -HSYK benzeri tutumu- MEB'de tamamen açık bir tasfiyedir. Tüm kadroları görevlerinden eden bir tasfiyedir. İnsan haklarıyla, hukukla, ileri demokrasiyle yakından uzaktan alakası olmayan bir tasfiyedir. Bu tasarıyla açık bir cunta rejimi oluşturuluyor Türkiye'de. Bu sivil bir darbedir. Darbeci mantığıyla yapılmış sivil bir darbedir. Bu sivil darbeye müsaade etmiyoruz, göz yummuyoruz, sineye çekmiyoruz. Her türlü  tepkiyi meşru görüyoruz. Eğitim sendikası ile birlikte bütün eğitim çalışanlarının da katılacağı, katılması gereken bir iş bırakma eylemi kararı aldık. Yarın  tüm illerimizde eş zamanlı olarak bir iş bırakma eylemi gerçekleştireceğiz. Bütün eğitim çalışanlarını hatta bütün vatandaşlarımızı, evlatlarının geleceğine sahip çıkmaya davet ediyoruz" dedi.


Çin Seddi Üzerinde Lovejoy Kuyrukluyıldızı

Lovejoy Kuyrukluyıldızı Çin Seddi Üzerinde
Görüntü Katkısı ve Telif Hakkı : Jiajie Zhang
Açıklama : Dış güneş sistemine geri döndüğü için solgunlaşmaya devam eden Lovejoy Kuyrukluyıldızı (C/2013 R1), bir dürbün veya küçük bir teleskopla bakıldığında ortaya çıkan zarif görüntüsüyle gece göklerini süslemeyi sürdürüyor. Güneş sistemimizin ilk oluşum yıllarından kalmış bir hatıra olan bu kuyrukluyıldız, 12 Ocak günü sabah karanlığında çekilen yukarıdaki fotoğrafta Yılancı Takımyıldızı'nın üyeleri arasında yükselirken görülüyor. Kuyrukluyıldızın hemen yanında poz veren parlak yıldız, Arapça'da "Yılancının Başı" anlamına gelen adıyla Rasalhague olarak da bilinen Alfa Yılancı'dır. Ön planda gördüğümüz kıvrımlı şekil ise tahmin ettiğiniz gibi Çin Seddi'dir. Fotoğrafta görülen kısım başkent Beijing'in kuzey doğusunda yer alan Panlongshan bölümü. Panlongshan, Çince'de "kıvrımlı ejderha" anlamına geliyor. Tesadüf sonucu görüntülenen bu etkileyici manzara, sayısal bir fotoğraf makinesi ve uzakçeker bir mercek kullanılarak peş peşe çekilen iki ayrı poz halinde kaydedilmiş. Doğal görünümlü bir ön plan ve alacakaranlık gökyüzünü bir arada gösterebilmek için ise bu iki pozu bir araya getirmek yeterli olmuş.

EVREN VE DÜNYANIN OLUŞUMU (BİG BANG)

EVREN VE DÜNYANIN OLUŞUMU(BİG BANG)

Bilim insanları, evrenin oluşumu hakkında tarih boyunca değişik görüşler ortaya atmıştır. Fakat bu görüşler incelendiği zaman hepsinin temelde iki farklı modelden birini savunduğu görülür. Bunlardan birincisi 1600'Iü yıllarda Newton (Nivtın)‘ın ortaya attığı, hareketsiz ve başlangıcı olmayan evren görüşüdür. Bu görüşe göre evren, sonsuzdan beri var olmuştur ve sonsuza kadar da varlığını ve şu anki halini koruyacaktır(Ünlü filozof olan Aristo da evrenin ezelden beri var olduğunu ve sonsuza kadar var olacağını düşünüyordu). İkincisi ise günümüzde; çoğu bilim insanı tarafından kabul gören, evrenin bir başlangıcının olduğu görüşüdür. Çünkü astronomideki son buluşlar evrenin sürekli bir genişleme içinde olduğunu göstermiştir.

"Eğer evren sürekli genişliyorsa, evrendeki gök cisimlerinin geçmişte birbirlerine daha yakın olmaları yani evrenin daha sıkışık olması gerekir." Hipotezinden yola çıkan Belçikalı bilim insanı Georges Lemaitre (Jorj Lometr) 1927 yılında "Büyük Patlama Teorisi"ni ortaya koymuştur. Bu teoriye göre evrenin bir başlangıcı vardır ve evren sürekli genişlemektedir. Ünlü astronom Edwin Hubble (Edvm Habll) da 1929 Yılında gök adalarının birbirinden uzaklaştığını gözlemleyerek evrenin devamlı genişlemekte olduğu hipotezini desteklemiştir.

Big Bang: Büyük Patlama Teorisi'ne göre evren bundan yaklaşık 15 milyar yıl önce büyük bir patlamayla oluşmaya başladı. Büyük Patlama (Big Bang) adı verilen bu patlama sonrasındaki süreçte gök adalar, yıldızlar, gezegenler ve diğer gök cisimleri meydana geldi.Büyük Patlama Teorisi bazı soruları hala cevaplayamamaktadır. Örneğin patlayan şeyin ne olduğu ya da bu patlamaya neyin sebep olduğu henüz tam olarak açıklanamamaktadır. Bilim insanları günümüzde bu konuyla ilgili yeterli bilgiye hala ulaşamamış olsalar da çalışmalarına devam etmektedirler. Böylece gelecekte evrenin nasıl oluştuğu ve nasıl yok olacağı ile ilgili bilgilere ulaşılabileceği düşünülmektedir.

Big Bang Teorisinin Tarihsel Seyrindeki En Önemli Aşamaları

* 1920’de Belçikalı astronom Georges Lemaitre, Einstein’ın genel görecelilik kuramına dayanarak evrenin bir başlangıcı olduğunu ve bu başlangıçtan itibaren sürekli genişlediğini ileri sürdü. Ayrıca, bu başlangıç anından arta kalan radyasyon üzerinde çalışma yapılırsa önemli verilere ulaşılacağını belirtti.
* Amerikalı astronom Edwın Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların uzaklıklarına bağlı olarak renklerinin de değiştiğini ifade etti. Ona göre yıldızlar hem dünyadan hem de birbirinden uzaklaşıyordu. (yani evren genişliyordu)
* Hubble’ın ortaya koyduğu bu gözleme göre evren genişliyorsa başladığı bir nokta da olmalıydı. İşte bu nokta çok büyük çekim gücü nedeniyle sıfır hacme sonsuz yoğunluğa sahip bir noktaydı. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Bu patlamaya “Bing Bang” dendi.
* 1948 yılında George Gamov’da evrenin büyük patlamayla oluştuğunu ve bu patlamadan arta kalan radyasyonun olacağını belirtti. Üstelik bu radyasyon evrenin her yanında eşit olmalıydı.
* Bu durumun açıklanması çok uzun sürmedi. 1965 yılında, Arno A. Penzias ve Robert W. Wilson adlı iki araştırmacı radyo teleskoplarındaki kaynağı belli olmayan bir gürültüyü gidermeye çalışırlarken sonradan “kozmik fon radyasyonu” adını verdikleri radyasyonu keşfettiler. Bu, evrenin tümüne dağılmış bir radyasyondu. Böylece uzun süredir evrenin her yerinden eşit ölçüde alınan ısı dalgasının Big Bang’ten günümüze gelmiş olduğu ortaya çıktı.
* Kozmik fon radyasyonu=fon ışıması: uzayın her yanından gelen bu ışıma Evren’in başlangıcını oluşturan büyük patlamadan arta kalan enerjinin göstergesidir.
* Bir diğer önemli aşama ise, uzaydaki hidrojen ve helyum gazlarının oranının bulunması oldu. Ölçümlerde anlaşıldı ki, evrendeki Hidrojen-helyum gazlarının oranı, Big Bang ‘den arta kalan hidrojen-helyum oranının teorik hesaplanmasıyla denkleşiyordu. Eğer evren sonsuz olmuş olsaydı hidrojenin tamamen yanıp helyuma dönüşeceği konusunda bilim adamları hemfikirdi.
Dünya’mızın Oluşumuyla İlgili Diğer Görüşler

1. Güneş’ten Kopma: Dünya’mız Güneş’ten kopan bir madde yığınından meydana geldi. Bu kopma Güneş’in hızla dönmesinden dolayı veya bir başka gezegenin çekim etkisi nedeniyle oluşmuştur. Bu kopma sonucu oluşan madde Güneş’in etrafında dağılarak bir toz bulutu meydana getirdi. Bu toz bulutu zamanla soğuyarak küçük gezegenleri oluşturdu ve bu gezegenler zamanla karşılarına çıkan başka gaz ve toz bulutlarıyla çarpışarak ya da bir çığ oluşumu gibi önlerine gelen diğer maddeleri de kendilerine katarak büyüdüler ve gezegenleri ve şimdiki gezegenleri oluşturdular.

2. Gaz ve Toz Bulutu: Dünya’mız evren oluştuğunda fırıldak gibi dönen gaz ve toz bulutuydu. Evren, Büyük Patlamanın etkisiyle gitgide genişleyerek soğumaya devam etti. Bu süreçte Dünya da kendi ekseni etrafındaki dönüşünün etkisiyle zamanla dıştan içe doğru soğudu. Böylece Dünya'nın iç içe geçmiş farklı sıcaklıktaki katmanları oluştu. (4,5 milyar yıl önce yarısı sıvı olan bir ateş topuna dönmüştü. 1,5 milyar yıl önce ise zamanla yüzeyi katılaştı ve sert bir kabuk halini aldı. Sonrada günümüzdeki halini aldı).